Dünyanın geniş coğrafyalarında yeraltı suyu, özellikle kuraklık ve yarı kuraklık bölgelerindeki kırsal alanlarda içme ve kullanma suyunun belli başlı kaynağıdır.
Akiferin beslenmesi yağışlar, ırmaklar ve göller tarafından gerçekleştirilmektedir. Su, hızlı bir şekilde makro gözenekler ve yarıklar yoluyla veya akiferin üstündeki geçirgen kayalardan sızarak yavaşça akifere ulaşabilir. Efektif yağışta gerçekleşen herhangi bir değişiklik, beslenme sürecini de değiştirecektir. Beslenme mevsiminde meydana gelen bir değişliğin etkisi aynı olacaktır. Orta enlemlere yönelik hemen hemen bütün senaryolarda tahmin edildiği gibi, artan kış yağışları genel olarak artar. Yüksek bir buharlaşma oranı, topraktaki su açıklarının daha uzun zaman devam etmesi ve toplam efektif yağışta meydana gelen artışın dengelenmesi anlamına gelebilmektedir. Basınçsız bir akifer, dolaysız olarak yerel yağışlar, ırmaklar ve göller tarafından beslenir. Beslenme akiferin oranı onun üstündeki kaya ve toprakların geçirgenliği tarafından etkilenecektir. Makro gözenek, çatlak ve yarık beslenmesi, en fazla beslenme sağlayan yapılar arasındadır. Aynı zamanda, toprak altındaki jeolojide yüksek derecede çatlakların olması durumunda beslenme artmaktadır. Bazı yarı kurak bölgelerde beslenmenin önemi büyüktür. İlke olarak, “hızlı beslenme” yağmurun her yağdığı zaman meydana gelebilmektedir. Bu nedenle, bu sürecin beslenmede hakim olduğu durumlarda, mevsimsel toprak nem değişkenliğinden ziyade, yağış miktarında meydana gelen değişmeler tarafından etkilenecektir. Yürürlükteki senaryolara göre 2080'li yıllar için öngörülen sıcaklık değişimlerinden bile çok daha büyük değişimleri temsil eden 2xCO2; senaryoları uygulamaktadır (Carter ve Hulme,1999).
Önümüzdeki 10 yıllık dönemlerde meydana gelecek iklim değişimi etkisinin oldukça fazla olması beklenmektedir. Taşkın ovalarında bulunan sığ, açık akiferler (ki bunlar, yarı-kurak ve kurak ortamlarında en sık rastlanan türlerdir), mevsimsel dere akışları tarafından beslenip doğrudan buharlaşma tarafından azaltılmaktadır. Beslenme olayında gerçekleşen değişmeler, bu dere akışlarının süresinde ve üstlerinde bulunan katmanların geçirgenliği tarafından tayin edilir. Bunlar yerel şartlara bağlı olarak artabilir veya azalabilir. Artan buharlaşma talepleri daha düşük bir zemin suyunun depolanmasıyla sonuçlanır.
Deniz seviyesindeki yükselme, sahil bölge akifelerinde tuzlu su girişime sebep olacaktır. Bu girişimin miktari yeraltı suyunun hidrolik eğimine bağlı kalacaktır. Sığ sahil akiferleri en büyük risk altında bulunmaktadırlar. Denizlerin yükselmesiyle birlikte meydana gelen bir yağış azalması, toplanabilir su hacminde bir gerilemenin sebebi olup, bununla beraber az olan tatlı su kaynaklarının miktarları da azaltacaktır. Yukarıdaki bilgilerden, basınçsız akiferlerin yerel çapta iklim değişmesine, pompa vasıtasıyla çekilmeye ve deniz suyunun girişimine karşı hassas olduğu anlaşılmaktadır. Beslenmenin ölçülmesi sadece akiferin üstünde bulunan kaya ve topraklarca değil, akiferlerin kendi karakteristiklerince de zorlaştırılmaktadır.
Öte yandan basınçlı bir akifer, su üstünde bulunan geçirmez bir katman tarafından karakterize edilmektedir. Böylece yerel yağış akiferi doğrudan etkilemez. Bu akiferler, çoğu zaman göller, ırmaklar ve birkaç kilometreden birkaç bin kilometreye kadar uzaklıkta meydana gelen yağışlarca beslenmektedir. Beslenme hızları, birkaç gün ile onlarca yıl arasında değişmektedir. (Amadore ve diğer,1996).
Yazar: Cihan YEŞİL / Çevre Yüksek Mühendisi - İnşaaat Teknikeri
Mavi Bayrak Yerel Sorumlusu
Bizleri desteklemek ve tüm güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi sosyal medyada takip ediniz...