Mikroorganizmalar, çoğunlukla hayatımızda olumsuz etkileriyle bilinseler de bize sağladıkları faydalar da oldukça fazladır.
Etrafımızdaki istisnasız her şeyde; ister canlı ister cansız ortam olsun, ister akışkan ister katı madde olsun, sterilize edilmediği sürece her yerde mutlaka taşıdığı özelliklerine göre faydalı veya zararlı organizmalar mevcuttur. Örneğin gün içerisinde yaygın olarak herkesin en çok temas ettiği eşya cep telefonlarımızdır.
Cep telefonlarımız, ortalama olarak umumi bir lavabodan 18 kat daha fazla mikroorganizma barındırır. Telefonlar bakterilerin üreyebilmesi ve kolayca yayılabilmesi için çok uygun bir ortamdır. Çünkü sürekli onlarla temas halinde oluruz. Bunun gibi verilecek birçok örnek vardır.
Temas halinde olduğumuz mikroorganizmaların tamamı zararlı mıdır?
Gün içerisinde tahmin edemeyeceğimiz kadar çok mikroorganizma ile karşı karşıya kalıyoruz. Soluduğumuz havada bile onlarca bakteri ve mikroorganizma bulunuyor. Çoğunluk ise bu organizmaların tamamının zararlı olduğu fikrine kapılıyor. Bu oldukça yanlış bir algıdır. Eğer temas ettiğimiz bakterilerin hepsi bize karşı çok zararlı olsaydı, yaşamımızı nasıl sağlıklı bir şekilde devam ettirebilirdik?
Doğrusu bu pek de mümkün olmazdı. Bu yüzden zararlı bakteriler olduğu gibi yararlı olanların da mevcut olduğunu unutmamalıyız. Peki bu yararlı mikroorganizmaların mevcut yararları nelerdir?
İnceleyelim…
Biyoremediasyon nedir?
Biyoremediasyon, bir biyoteknoloji dalı olup herhangi bir ortamdaki toksik maddelerin, kontaminantların ve diğer birçok kirleticinin özellikle fungus, bakteri gibi mikroorganizmalar ve bazen bitkiler yardımı ile uzaklaştırılması yani toksinlerden arındırılması işlemidir. Özetleyecek olursak; atıkların organizmalar yardımıyla kirli ortamdan temizlenmesidir.
Ayrıca biyoremediasyon, çevre kirliliğinin her alandaki kontrolü için sürdürülebilir bir yöntemdir. Bu yöntem denize olan petrol sızıntıları, belirli maddelerden dolayı kontamine olmuş toprak ve kirlenmiş yeraltı suları gibi çevre kirliliği problemlerinde gayet akılcı bir yöntem olarak kullanılabilir. Bu yöntemin temel prensipleri ise pestisitler, yağlar, ağır metallerin oluşturduğu kirliliği temizlemektir.
Biyoremediasyonda, mikroorganizmaların gelişmesi için koşullar iyi bir şekilde sağlanmalıdır. Örneğin; sıcaklık, pH ve nütrientlerin doğru bir şekilde uyumu bize en iyi sonucu verecektir. Öyle ki, bu parametreler bize fayda sağlayacak olan, kirliliğimizi temizleyecek olan mikroorganizmalarımız için olmazsa olmaz çevre etkenleridir. Bahsettiğimiz nütrientler; fosfor, karbon, azot gibi, mikrobiyal açıdan oldukça önemli besin kaynaklarından birkaçıdır. Buna ek olarak mikroorganizmaların kirleticilerden beslenebiliyor olması da bizim için olumlu yönlerden biridir. Eğer bu elementlerden herhangi biri veya birkaçı kirlilik yapıcı maddelerdeki elementlerin oranlarına göre çok daha düşük olursa, mikroorganizmaların kendi içlerindeki besin rekabeti artacak ve bu da mikroorganizmaların, biyoremediasyonda kullanımı için gerekli olan büyümelerini sınırlayacaktır. Sonuç olarak da biyoremediasyona negatif yönde bir etkisi olacaktır. Kirleticilerin bozunması açısından çok önemli olan bir diğer faktör de sıcaklıktır çünkü soğuk ortamlarda kendiliğinden bozunma daha zor olabileceğinden mikroorganizmalara çok fazla iş düşer.
Biyoremediasyon iki farklı şekilde yapılabilir. Kontaminasyonun, kirliliğin olduğu ortamda yapılan “yerinde” yani in situ, kirliliğin olduğu sahadan uzakta yapılan ise ex situ olarak adlandırılır. Uzaktan biyoremediasyonda toprakta kazı çalışmaları yapılırken yerinde biyoremediasyonda yapılmaz ve bu yönüyle in situ ekonomik yönden daha olumludur.
Neden Biyoremediasyon ?
Öncelikle biyoremediasyon, mikroskobik canlıları kullanarak makroskobik canlılar için temizliği sağlamaktır. Bu yönüyle de oldukça sürdürülebilir bir yöntemdir ve bu da bizim için oldukça olumludur. Ayrıca canlılar kullanıldığı için ortama veya yapılan sisteme karşı zarar en aza indirgenmiş olur. Ek olarak biyoremediasyon birçok temizleme yöntemine göre nispeten daha ucuzdur diyebiliriz çünkü ek olarak fazladan bir ekipman söz konusu değildir.
Uygulama yöntemi çoğunlukla yeraltı içindir ve hem topraktaki hem de yeraltı suyundaki kontaminantları temizlemek için mikroorganizmaların yeraltına verimi gerçekleşir. Ayrıca çıkış ürünü olarak da çevreye olan zararın en aza indirgenmesi açısından az miktarda zararlı olabilecek çıkış ürünü, yani karbondioksidi oluşturur. Bu etkenler biyoremediasyonu temizlik açısından gayet olumlu ve tercih edilebilir bir yöntem yapmaktadır.
Biyoremediasyon Örneği
Treehugger’ın verilerine göre Exxon Valdez petrol tankeri 1989 yılında karaya oturdu ve bunun sonucunda gerçekleşen sızıntı sonucu biyoremediasyondan yararlanıldı. 2010 yılında ise British Petroleum'un Deepwater Horizon petrol sızıntısı olayında kirlilikle mücadele etmek için yoğun bir şekilde biyoremediasyon uygulandı. Her iki petrol sızıntısında da çevreye olumsuz etkinin azaltılması adına, mikroorganizmalar petrol hidrokarbonlarını tüketerek hem bize hem çevreye fayda sağladılar.
Yazar: Zeynep AYDIN
Tüm güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi sosyal medyada takip edin...